Teşhisi aldık, öyle ya da böyle adaptasyon sürecini de bitirdik. Sevgili anneler, ilk hedefimiz çocuğumuzun kan şekerini dengede ve HA1C mizi istenen araklıkta tutmak ya hani, aslında bu hedefle yarışacak başka bir konu var. O da çocuğumuza öğretmek, bu işin mantığını oturtmak ve kendisiyle barışık olmasını sağlamak.
Doktorunuzun izin verdiği çerçevede ( asla yanlış yönlendirmek istemem) çocuğunuzu hiç bir şeyden mahrum etmemek ve ona bunu hissettirmemek…Ben psikolog değilim ama 11 yıllık diyabetli bir çocuk annesi olarak söyleyebilirim ki çocuğun kan şekerinin kötü gitmesinden daha da kötü olanı, kendini arkadaşlarından farklı hissedip mutsuz olmasıdır.
Biz bu felsefeyi kabul ederek büyütmeye çalıştık kızımızı. Ve öğreterek…Ağzına attığı (küçükken atacağı diyelim) her şeyin karbonhidrat değerini hesaplaması ve glutensiz olduğundan emin olması gerektiğini öğrettik. Bu bilinçle büyüdü yetişti, hayatının bir parçası olarak kabul etti.
Yine birinci sınıfta bir gün, öğle yemeğinden sonra çocuklara dondurma dağıtmışlar, hazır paketli Algida sanırım. Öğretmenler emin olamamış beni aramak istemişler, Nitsa’ya verelim mi diye…
Bizim fazla şekerli çok bilmiş, bir dakika demiş, almış dondurmayı eline; başlamış içindekiler kısmını okumaya; “Öğretmenim”, demiş, “BUĞDAY UNU yazıyor burada, ben yiyemem, bu glutenli..”
Öğretmenler şaşkınlıkla arayıp anlatmıştı durumu; bizim küçük cadı anında yakalamış ve yemem demiş. Ne desem nasıl anlatsam bilemiyorum….ağlamamak için zor tutmuştum kendimi… 6-7 yaşındaki bir çocuk bize hayatla başa çıkmayı öğretiyordu belki de…
O gün, dondurmacıların kullandığı soğuk tutan beyaz strafordan bir kutu aldık. Okula rica ettik, dondurma çıkacağı gün haber verin önceden dedik. Dondurma yolladık okula. Benim kızım da dondurma yedi arkadaşları ile beraber.
İnsulin mi? Karbonhidratını hesaplayarak yapıverdik 1-2 ünite fazla, sorun olmadı 🙂 HA1c miz hep istenen sınırlarda giti…
Sevgili anneler babalar, öğretin….. kıstlamadan, mahrum etmeden; sadece başa çıkmasını öğretin 🙂
