2008 yılında tanı almamızdan sonra hayatımıza giren yeni kelimeler, yeni alışkanlıklar oldu. Tabii o dönemde şimdiki gibi akıllı sensörlerimiz, teknololojik cihazlarımız yok…
Bir numaralı en iyi arkadaşımız: Glukometre, parmaktan kan şekeri ölçme aleti.
Siz deyin 8 ben diyeyim günde 10 kez parmak delip kan şekerimize bakmak. “Nitsaa gel pıt yapalııım”
Kulağımda her daim çınlayan makinenin çıkardığı dıt dııt sesi. Şimdi hatırlıyorum da her ölçüm yapmadan önce delicinin iğnesini değiştirirdik. Sonra zamanla bu alışkanlık azalıyor..( bunu ben yazmamış olayım)
Yeni alışkanlıklarımızdan biri de meşhur gece 3 alarmı. Bir gece ben, bir gece Ariel kalkıp Nitsa’nın kan şekerine bakardık. “Bu gece sıra sendeydi, yok yok sende, ne olur sende olsunn !! 🙂 ” Pazarlık hiç bitmezdi :): )
Düşünüyorum da, 30’lu yaşların başında, evliliğimizin henüz ilk yıllarında beraber aldığımız bu sorumluluk belki daha güçlü yaptı bizi, evimizi. Her şeyi bir kenara bırakıyorsunuz, ufak tefek şeyler artık görünmez oluyor umursamıyorsunuz. Varsa yoksa o, 2 yaşındaki bu miniğin hayata tutunması ortak ve tek hedefimiz, tabii kendimiz için de hayata tutunmak…
Senelerce bu sistem devam etti. Bunu hep neye benzetirim biliyor musunuz? Hani çocukların ateşi olunca sürekli kalkar ateşine bakarız ya, indi mi çıktı mı? Rahat mı? Ne oldu… hani doğru dürüst uyku tutmaz….Aynı his, ama sürekli…yarın geçmeyeceğini biliyorsun, yarın da uyku yok, öbür gün de…
Eğlenceli blog dedim, havayı bulandırmayalım. Yeni tanı anneler ; iyi haber, sensör teknolojisi geldi ya, artık alarm çalıyor, gece 3 alarmı kurmak zorunda değiliz. Dileğimiz, çabamız, her ailenin bu teknolojiye ulaşabilmesi yönünde….bu apayrı bir konu.
Aradan 8 ay geçti hoop, hayatımıza sevimsiz çölyak girdi. Tam da az çok diyabetle barışıvermiştik ne güzel. Zaman zaman bizi diyabetten daha çok zorlayan bir şey oldu…
Şikayet ettik mi? Ettik.
Çözüm oldu mu? Olmadı
Alıştık mı, alıştık…
Bunun da üstesinden geldik mi? Başka şansımız olmadığına göre, evet geldik
Hikayesi başka yazıda
Çölyak tanısı aldığımız günlerde
Tip1 diyabeti ve aynı zamanda çölyak olan Nitsa ve kardeşi Ronen’le gecen bu yıllarda gercekten çok şey ögrendigimi düşünüyorum Rina hanımın azmi nitsanın başarısının temelini oluşturuyor bu kadar araştırıp hayatlarını kolaylaştırmak için çabalabası çocuklar için örnek ve daha çabuk adapte olmasını saglıyor bu gibi durumlarda aile bagları iletişim ve ilişkiler çok önemli baba anne babaanne anneanne. Dedeler yani birlikte üstesinden gelinmiş çok güzel bir aile çok akıllı kendini idare eden bir abla ve ablaya yardımcı yedi yaşında bir kardeş iyiki sizi tanıdım hayatıma renk kattınız sizleri seviyorum 😘
BeğenLiked by 1 kişi
Rina yaptıkların tıp 1 hastası çocukları olmayan annelere bile ilham veriyor. Şuan çok insana ışık tutacaksın eminim. Çok değerlisin. Kolay gelsin arkadaşım
BeğenLiked by 1 kişi
Gece o 3 ölçümlerini kendime görev belledim, halen onun alışkanlığı devam eder. Sensör olsun olmasın ömrümün son 9,5 yılı biraz da isim gereği hep uyanık olur ve bakarım şekerine. Belki biraz gereksiz ama hep bir korku ve kaygı var 😢
Bu 9,5 yıl içerisinde erken yattığım gün sayısı 2 elin parmaklarını geçmez, ya hasta olmuşum dur yada vücut artık dayanamayacak konuma gelmiştir.
Pıt bizde de aynı, babacığım gel pıt yapalım ama bu seneler sonra hayatımıza girdi, malûm Beril doğuştan Dm…..
BeğenBeğen
Zaten alarm calmasa da biyolojik saat uyandiriyor😉 sensorle beraber korku ve kaygilarimiz azaldı. Beril’i cok öpüyorum . Selamlar
BeğenBeğen